Bu Kafa İle Zor…
Paranın bir dolaşım hızı vardır dolayısıyla finansal olayların sonuçlarının yansıması zamana bağlı olarak ortaya çıkar. Bugün gıda mallarının fiyatlarındaki artışların ardında, döviz artışının birincil ve ikincil sektörlerde yarattığı fiyat artışlarının gıda maddelerine etki etmesi vardır. Örneğin bugünün çiftçisi, kasabı, fırıncısı, bir araba alabilmek için 5 yıl öncesine göre bir araba karşılığı daha fazla mal üretmek yani arz etmek zorunda. Kapasiteleri sınırlı olduğu için domino etkisi yaratan fiyat hareketleri ortaya çıkıyor. Buna ek olarak pandemi ve kısıtlamalar sebebiyle azalan üretim ve tüketim hacmini görüyoruz. Bir ülkedeki üretim ve tüketim rakamları o ülkenin zenginliğini gösterir. Azalan üretim ve tüketim fakirleştiğimizin göstergesidir. Piyasadaki fiyat dengeleri eskiye göre daha yüksek fiyat seviyelerinde denge kurma eğiliminde. Bu iktisadın kuralıdır. Hükümet baskı ile fiyatlara müdahale ederse üreticiyi ve esnafı madur eder, piyasaya para arzında bulunsa fiyatlar uçar döviz çok farklı bir noktaya ulaşır ve yeni faiz dengesi daha üst bir noktada kurulur. Fiyatlar bu saatten sonra düşmez çünkü piyasa dengesi kaydı. Ama halkın alım gücü arttırılabilir ve bu artış toplam arz ile desteklenebilir. Burada soru şudur kim kimin sırtına binecek, bu yükü kim taşıyacak. Halk mı? Sermaye mi? Devlet mi? Peki, alım gücü nasıl artar ona gelelim. Piyasaya para arz ederseniz yukarda bahsettiğim tablo ortaya çıkar. Ama gelir vergisi oranlarını düşürebilir ve vergi istisnaları getirebilirsiniz. Pandemi sürecinde kdv yi sıfırlayabilirsiniz. Karşılaştırmalı üstünlüklerden yararlanıp dış ticaret ile eksik kalan ürünleri yerine koyabilirsiniz. Devlet reel üretimi arttırmak için bazı teşvik ve hibeleri uygulamaya koyabilir. Tarımsal üretimde maliyetleri düşürecek desteklerde bulunabilir. Küçülen bir ekonomi içindeyiz ve bu fiyat artışları ile giderek hızlanıyor. Tam stagflasyon halindeyiz. Yani enflasyon, işsizlik ve küçülme olmak üzere 3 başlı bir şeytanla aynı anda mücadele etmemiz gerekiyor. Bu seytanla mücadele için 1. Üretim ve tüketim arttırılacak 2. İstihdam arttırılacak veya işsizlik ödemeleri yapılacak 3. Dış ticaret için kolaylaştırıcı yöntemler uygulanacak 4. Vergi istisnaları uygulanacak 5. Oluşan yüksek fiyat dengesinde vatandaşın düşen alım gücü için iyileştirici yöntemler uygulanacak.
Peki bu olabilir mi? Ülkeyi parti devleti gibi yöneten bir anlayışla zor. Şu bahsettiğim önlemlerin toplumun tüm kesimine bile ulaşabileceğinden şüphe ederim. Çünkü dağıtımda bir adaletsizlik var, hakça paylaşımda bir adaletsizlik var. Her iktidar kendi zenginini kendi tabanını gözetiyor. Özetle gemi batıyor kaptan ve adamları gemiden tutunacak parça koparmaya çalışıyor. Bir olamazsak bu krizden çıkamayız, siyasi hesapları bir kenara bırakmazsak bu gemiyi yüzdüremeyiz…