Belediyeler, Anayasamızın 127. maddesi gereğince “mahalli müşterek ihtiyaçların karşılanması” amacıyla kurulan kamu tüzel kişileridir. Görevleri toplumsal ve kentsel ihtiyaçları karşılayacak şekilde hizmet üretmektir. Bu hizmetleri öncelikle sosyal amaçlara öncelik vererek yapar, kar amacı güdülmez. Yani belediyelerin hizmetleri onların çıktılarıdır, bir nevi soyut ürünlerdir.
Peki bu çıktıları üretmek için hangi girdileri kullanır? Belediyelerin girdileri çeşitlilik gösterir bunlar; genel bütçe ve Mali kaynaklar, insan kaynakları, teknolojik alt yapı, makina ve ekipmanlar, yazılımlar, toplumdan ve paydaşlardan gelen talepler ve geri bildirimler, yasal düzenlemeler, çevresel kaynaklar, entellektüel sermaye ve siyasi otoritenin liderliği diyebiliriz. Bu girdiler değişebilir ve kentsel yapıya göre farklılık gösterebilir.
Girdileri alıp çıktı olarak hizmet üreten belediyelerin müşterisi ise halk ve birlikte çalıştığı paydaşlarıdır. Dolayısıyla bizler belediye hizmetlerini talep eden ve tüketen müşterileriz. Bu tüketime ait bedeli ise genellikle vergi olarak öderiz. Evet cebimizden bir para çıkıyor ve bunun karşılığında belediyelerin hizmetlerini talep edip kullanıyoruz veya tüketiyoruz. Sorum şu, bedelini ödediğiniz bir hizmetin karşılığını alabiliyor musunuz? Aldığınız hizmetin kalitesini neye göre değerlendirirsiniz. Belediyecilik hizmetleri size kentsel bir konfor sunuyor mu?
Örneğin sabah uyanıp evinizden çıkıp akşam evinize geri dönene kadar kentsel ve kamusal temas noktalarında ne kadar konforlu ve keyifli vakit geçirebiliyorsunuz. Siz düşünmeden, kentsel sorunlarınızı düşünüp olası sorunları ön görüp planlayanlar var mı? Ne sıkılıkla yakınıyorsunuz veya başka bir şehre gittiğinizde oradaki olanaklarla kendi yaşadığınız şehri karşılaştırıyorsunuz. Yaşadığınız şehir size hayalini kurduğunuz bir hayata olanak veriyor mu? Bu soruları çoğaltabiliriz odak noktamız kentsel konfor ve hizmet kalitesi…
Belediyecilik hizmetlerinde kalite, mutlu bir toplum sorunsuz bir kentsel yaşamdır. Bu da aşağıdaki şu unsurlarla sağlanır;
**Hedef Belirleme ve Stratejik Planlama**: Belediyenin öncelikli hedeflerini ve uzun vadeli stratejilerini belirlemek, hizmet kalitesini sağlamanın temelidir.
**Müşteri Odaklılık**: Şehir sakinlerinin ihtiyaçlarını ve beklentilerini anlamak ve hizmetleri bu ihtiyaçlara uygun olarak tasarlamak.
**Sürekli İyileştirme Kültürü**: Belediyenin içinde sürekli iyileştirme ve yenilik kültürünü teşvik etmek.
**Veri ve Analitik Kullanımı**: Performansı izlemek ve kararlar almak için veri ve analitik araçları kullanmak.
**Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik**: Belediyenin faaliyetlerini ve harcamalarını şeffaf bir şekilde yönetmek ve halka hesap vermek.
**Teknolojik Altyapı**: Güncel teknolojiyi kullanarak hizmetlerin daha etkili ve hızlı bir şekilde sunulmasını sağlamak.
**Personel Eğitimi ve Yetenek Geliştirme**: Belediye çalışanlarının gerekli eğitim ve yeteneklere sahip olmalarını sağlamak.
**Sosyal Adalet ve Eşitlik**: Hizmetlerin tüm şehir sakinlerine eşit ve adil bir şekilde sunulmasını sağlamak.
**Risk Yönetimi**: Olası krizlere ve acil durumlara karşı hazırlıklı olmak ve etkili bir kriz yönetimi planına sahip olmak.
**Çevre Dostu Uygulamalar**: Çevresel sürdürülebilirlik ilke ve uygulamalarını benimsemek.
**Toplum Katılımı**: Yerel toplulukların hizmetlerin planlanmasına ve değerlendirilmesine katılmasını teşvik etmek.
**Etkin Mali Yönetim**: Kaynakların etkili ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini sağlamak.
**İnovasyon ve Yenilikçilik**: Yenilikçi çözümleri ve en iyi uygulamaları araştırmak ve uygulamak.
**İletişim Stratejileri**: Halkla etkili iletişim kurmak için uygun iletişim stratejilerini kullanmak.
**Sosyal Yardım Programları**: Ekonomik olarak dezavantajlı gruplara yönelik sosyal yardım programları oluşturmak.
**Eğitim ve Bilgilendirme**: Halkı hizmetler hakkında bilinçlendirmek ve eğitmek.
**Proaktif Sorun Çözme**: Sorunları hızla tanımlama ve çözme yeteneği. Belediyeler, sorunların küçük bir sorun haline gelmeden önce müdahale edebilmelidir.
**İşbirliği ve Ortaklık**: Diğer yerel ve ulusal kurumlar, sivil toplum örgütleri ve özel sektör ile işbirliği yapmak. Ortak projeler ve kaynak paylaşımı, hizmet kalitesini artırabilir.
**Çalışan İşbirliği ve Katılımı**: Belediye çalışanlarının karar alma süreçlerine katılımını teşvik etmek ve onların görüşlerini dikkate almak.
**Kriz Yönetimi Yetenekleri**: Beklenmedik olaylara ve krizlere hızlı ve etkili bir şekilde yanıt verebilmek için kriz yönetimi yeteneklerine sahip olmak.
**Ulaşım ve Trafik Yönetimi**: Trafik akışını düzenlemek, park sorunlarına çözüm bulmak ve toplu taşıma sistemlerini geliştirmek.
**Çevre Koruma ve Sürdürülebilirlik**: Temiz enerji kullanımı, yeşil alanların korunması ve çevresel sürdürülebilirlik uygulamaları.
**Kültürel ve Sanatsal Etkinlikler**: Kültürel festivaller, sanat sergileri ve konserler gibi etkinliklerle şehir yaşamını zenginleştirmek.
**Acil Durum Hazırlığı ve Kurtarma**: Yangın, deprem veya doğal afetlere karşı hazır olmak ve hızlı kurtarma ekipleri oluşturmak.
**Erişilebilirlik ve Engelli Dostu Hizmetler**: Engellilere yönelik erişilebilirlik önlemleri ve hizmetler sağlamak.
**Kamusal Hijyen ve Temizlik**: Cadde temizliği, çöp toplama, su ve hava kalitesini koruma.
**Kriz İletişimi**: Krizlerde halkı bilgilendirmek ve güven sağlamak için etkili iletişim stratejileri oluşturmak.
Bu unsurlar, belediyelerin sadece günlük hizmetlerinin sunumuyla sınırlı olmayan, aynı zamanda toplumun refahını artırmayı amaçlayan bir dizi stratejiyi içerir. Her belediye, kendi ihtiyaçlarına ve halkının gereksinimlerine göre bu unsurları özelleştirebilir ve uyarlayabilir. Kalite, şehir yaşamının gelişmesi ve sakinlerinin yaşam standartlarının artırılması için devam eden bir çabanın sonucudur.
Kalite ne yazık ki deneyimledikçe gelişen bir kültürdür. Eğer Singapur’da, Barselona’da, Paris’te, Berlin’de uzun yıllar yaşayıp ta bir kentsel konfor ve hizmet kalitesine alışsaydınız, Bandırma’ya geldiğinizde aradaki farkı rahatlıkla anlayabilirdiniz. Şunu söyleyebilirim, kurbağa ve sıcak su örneğindeki gibi 15 yıllık bir CHP yönetiminde Bandırma’nın kronik sorunları ve kalitesizliği ile yaşamak bizim hayatımızın bir parçası oldu. Bundan daha da kötüsü bunu kabullenmek ve sorgulamamak. Alışmak ne yazık ki bizi süründürüyor, bunun için kentsel bir liderliğe ve dönüşüme ihtiyaç var.
Yaşadığımız kent bizim kaderimizdir ve kaliteli bir hayat, kentsel bir konfor hakkımızdır. Bunu talep etmek zorundayız. Toplum dijital ağlar ile birbirine bağlanıyor, bilgi hızla yayılıyor. Artık herkes olması gerekenle olan arasındaki farkı anlayabiliyor. Bizler hak ettiğimiz hayatı değil bizlerden çalınan gelecekten arta kalanı yaşıyoruz, bunu normalleştirmemek hatta savunmamak gerekir. Bandırma 2023 yılını yaşıyor, bunu bir sorgulayın. Dünya nerede, biz neredeyiz….