Bandırma’nın Deprem İle İmtihanı
Depremden depreme takkeyi önümüze koyup kara kara düşünüyoruz daha sonra yüzleşmekten korktuğumuz acı gerçekler veya çaresizlik, bize kendi kendimizi kandıracağımız bahaneler mazeretler ürettiriyor. Sorumluluktan kaçıyoruz, inisiyatif kullanamamaktan çekiniyoruz. Aldanıp, sorunları dondurup o ölümcül uykuya dalıyoruz. Hatta Bandırma ‘nın deprem gerçeği, çok ta konuşulmasından hoşlanılmayan bir durum. Ben konuşmam, sen konuşmazsın, o konuşmaz ama yerel yönetim bunu konuşmak tartışmak tedbir almak zorunda.
Toprağı bol olsun Dr. Halil Ünlü’den başka bu konuya ciddi anlamda eğilen biri olduğunu sanmıyorum. 911 Arama kurtarma derneği ekibi ve Başkanı Mustafa Gürsoy bu konuda hepimizden daha deneyimli. Onlar acılara yıkımlara bizzat yerinde şahit oluyorlar ve çırpınıyorlar, onların seslerine kulak vermemiz gerekiyor. Depremin ve yıkımın ne zaman olacağını söylemek güç ama biliyoruz. Kyzikos M.S. 123-543-741-1064 yıllarında büyük depremlerle yıkıldı. Bu bölgeyi etkileyen yakın tarihli çok sayıda deprem var. İstanbul; büyüklüğü, nüfusu, ekonomiye etkileri bakımından en çok üzerinde konuşulan şehir. Bizim güney marmara halkının sesi çıkmıyor, sanıyoruz ki deprem İstanbulu etkileyecek bize birşey olmayacak.
Güney Marmara’nın üzerinde bulunduğu yüzey levhası dört bir yandan sıkışıyor, hem Avrupa levhasının altına batıyoruz hem de Anadolu levhası tarafından batıya ittiriliyoruz. Egenin adalık olmasının kuzey ve güneyimizin dağlarının denize paralel olmasının nedeni budur. Açınız google haritalar görünümünü, Külefli-Bezirci arasında oluşan yüzey kırışıklıklarını kendiniz görün. O kırışıklıklar geleceğin dağlarıdır, belki on bin yıl sonra Kazdağları bu alana kadar ulaşacak ve Ege Denizi daha içlere kadar girip yeni kayalıklar, adalar oluşturacak. Güney Marmara’nın nüfus yoğunluğunun İstanbul’a göre az olması bu bölgenin ihmal edilmesine neden olmamalıdır.
İmralı’dan Denizkent’e kadar bir fay hattı kırılmayı bekliyor. Bu fay Kyzikos’u tarihe gömen fay, tarih boyunca defalarca deprem üretti, yine üretecek. Bu konuda mutlaka doğal afet yönetim ve eylem planımız olmalıdır. Hatta zemin etüdleri ve ölçümleri ile birlikte akademik düzeyde deprem simülasyonları yapılıp, yıkım olabilecek alanlarda acil iyileştirme ve güçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Bir depremde Bandırma’nın merkezinde sokak aralarına girebilmek güç olacaktır, belirli noktalarda helikopter pisti yapılmalı ve hazır bulundurulmalıdır.
Yerel siyaset ve yerel yönetimin gündemi bu endişeleri ve riskleri taşıyor mu bilinmez ama 8000-10000 arası insanımızın hayatı tehdit altında. Bence yaklaşan Mart 2024 seçimlerinde Bandırmalı parti logosuna değil, adayların deprem önceliği planlarına bakmalıdır. Çünkü parti logosu sizin ve sevdiklerinizin hayatını kurtaramayacak, sizin ve sevdiklerinizin can güvenliğinizin teminatı partilerin deprem ve afet eylem planları olacaktır…