KORONA’DAN SONRA DÜNYA
Korona’nın yarattığı pandemi yani küresel salgın önlenemez şekilde ilerliyor, Çin’de başlayan az bir vaka sayısı milyonlara doğru ilerliyor. Şu anda kuzey yarım kürede etkisini gösteren salgın güney yarım kürede mevsimlerin değişmesi ile birlikte farklı bir boyut kazanacak. Modern zamanların alışkanlıkları ve birlikte yaşamanın yarattığı toplumsal bağımlılık salgının önlenmesindeki en büyük engel. Hiç kimse “Hadi bir ay evde kalalım da bu hastalık geçsin” diyemiyor, çünkü hayat devam etmek zorunda makinalar çalışmalı insanlar üretmeli. Üretimsiz bir toplumun mevcut kaynaklarını tükettikten sonra yaşayabileceklerini hayal bile edemiyor insan.
Şu anda tüm dünyanın hayali yaz aylarının gelmesiyle salgının yavaşlaması ve yeni tanı kitleriyle çok hızlı teşhisler konup salgının önlenmesi. Ayrıca geliştirilecek aşı ve ilaçlarla sağlıklı insanların bağışıklık kazanması ve mevcut hastaların hastalık süresini en aza indirecek ilaçların geliştirilmesi. Ama bakınız Çin’de başlayan bu salgın ilk başlarda belki birkaç ailelik olaydı ve belki de bir mahalle ile sınırlıydı, şimdiyse dünyanın sorunu. Bu hastalığın ortadan kalkması veya etkili ilaçların geliştirilmesi yıllara yayılacak bir olay. Önümüzdeki en az on yıl bu hastalık yeryüzünde dolaşmaya devam edecek ve dalga dalga yeni salgınlarla toplulukları öldürmeye devam edecek. Daha da endişelendiren durum ise insandan insana geçen bu hastalığın kullanılan ilaçlara karşı gen diziliminin değişerek daha da etkili bir hale gelmesi.
Bu salgın ile birlikte artık hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı kesin. Dünya ticaretinde ülkelerin daha da korumacı davranması ve kendi içlerine dönmesi küreselleşme olgusuna büyük bir darbe indirecek. Örneğin ülkeler ellerindeki fazla malı satmakta zorlanırken bazı üretim girdilerinin tedariğinde güçlükler yaşanacak. Dolayısıyla işsizlik, kıtlık ve fiyatlarda artış gözlemlenecek. Bazı sektörlere kamu müdahalesi ile birlikte serbest piyasa ekonomisinden kamu ekonomisine veya karma ekonomiye geçiş yaşanacak. Bazı meslek ve sektörlerde düşüşler iflaslar yaşanırken bazı meslek ve sektörlerde yükselişler görülecek.
Şu anda ekonomi uzmanları küresel ekonomik gelişmenin aniden durduğunu ve ülke ekonomilerinin küçülmeye doğru gittiğini işaret ediyorlar. Bunun anlamı azalan tüketim ve işsizlik ardından sosyal buhran demektir. Dışa kapanmayla birlikte içe dönen ülkelerde yerelleşmenin olacağı kesindir. Bu da yerel küçük işletmelerin önünü açarken küresel şirketlere ciddi anlamda darbe vuracaktır. Yerelleşmeyi aynı zamanda öznelleşme olarak da bireysel düzeye indirebiliriz. Uzaktan çalışma modelleri, uzaktan eğitim modelleri, eve götürülen çeşitli hizmetler hem teknolojiyi geliştirirken hem de hukuksal ve sosyal anlamda yeni düzenlemeleri gündeme getirecektir. Pek çok iş ve hizmeti başka bir yere gitmeden mobil veya evimizde yerine getireceğimiz süreçler hayatımızda olacaktır.
Koronanın ekonomik ve sosyal etkilerinin yanı sıra siyasal etkileri de oldukça önemlidir. Ülkelerin bir dış tehdide karşı işbirliği ve ortak hareket etme eğilimi halen sürmekte olan siyasal anlaşmazlıkları askıya alacak, çeşitli ülkelerde faaliyet gösteren paravan örgütler güçlerini yitirecektir. Bu da merkezi otoritelerin ellerinin güçleneceğini anlamını taşır. Örneğin terör örgütlerinin beslendikleri kanalların kesilmesi onları zaafa uğratacak ve silahlarını bıraktıracaktır. Bu salgına karşı ülkelerin birlikte hareket etme zorunluluğu açıktır, bu da ülkelerin birbirlerine uyguladıkları ambargoları esnetmelerini gündeme getirecektir.
Pandeminin ilk dalgası ülkelerin birlikte hareket etmesiyle kontrol edilmeye çalışılsa da salgının süresi uzadıkça karşımıza çıkacak olan risk bankaların verdikleri kredilerin batması durumudur. Şu anda bankacılık sektöründeki endişeler en yüksek düzeyde. Merkez bankaları para basmanın planlaması içinde ancak ne var ki bu her ülkenin yapabileceği bir şey değildir. Örneğin ABD Merkez Bankası para bastıkça dünyada dolara talep artarken bunu Türkiye Merkez Bankasının yapması durumunda Türk Lirasının yabancı para birimlerine ve kıymetli metallere yönelme riski var. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde enflasyonun artması ve yerel para birimlerinin değer kaybetmesi riski vardır. Mali dengeleri kontrol amaçlı olarak faizler yükselirse bu seferde yatırımlar azalma noktasına gelecektir.
Salgın süresinin uzaması ülkelerin ekonomik tedbirlerini zorunlu kılıyor, belki de koronadan sonra pek çok ülkenin üzerinde mutabık kalacağı yeni bir para birimiyle karşılaşabiliriz. Eğer bu olmasa bile ekonomisi güçlü olan devletlerin para birimlerine ve kıymetli madenlere olan talep daha da artacaktır. Senaryolar şu an için ülkelerin işbirliği yapma durumları üzerine kurulu. Bir de ülkelerin daha da korumacı davranarak iş birliklerine kapanma durumu var. Bu durumu özellikle Avrupa Birliği ülkelerinden gelen açıklamalardan duyuyoruz. Bazı ülkelerin kendi iç meselelerine yönelmeleri bazı malzemelerin ticaretini yasaklamaları siyasal anlaşmazlıkları daha da arttıracaktır. Halen Brexit sürecinin sancılarını yaşayan Avrupa Birliği virüs salgını ile de ciddi bir anlaşmazlığa düşebilir.
Şu anda ülkeleri yönetenler para kaybetmenin maliyeti ile halkın sağlığını koruma arasındaki dengeyi kurmak üzerine odaklanmış durumdalar. Tüm senaryolar yaz döneminde bu işin sonlanması üzerine kurulu. Başlıca endişe; enflasyon, işsizlik, batık krediler, azalan ticaret hacmi ve sosyal patlama. Türkiye bunun için bir adım attı ve Toplum Bilimleri Kurulunu oluşturdu. Bu kurul salgın süresince toplum ihtiyaçlarını hukuksal, sosyal, ekonomik, din sosyolojisi, toplum psikolojisi üzerinden ele alarak çalışmalarını sürdürecek. Türkiye hızlı hareket ederek toplumsal sorunlara cevap verecek bilimsel aksiyonu ortaya koyma kararlılığını gösterdi. Ancak bazı gelişmekte olan ve dışa bağımlılığı yüksek olan ülkelerde sosyal patlamaları, sokak eylemlerini ve askeri müdahaleleri görebileceğiz.
Özetle, koronadan sonra yeni bir dünya bizi bekliyor artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Teknolojiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var, bilim insanına bilimsel çalışmalara daha çok ihtiyacımız var. Dünya küreselleşmenin ve karşılaştırmalı üstünlük kaidelerinin küresel bir salgınla ülke ekonomilerini çökerttiğini gördü. Yerelleşmeler ve kamusal sıkılaştırma daha çok hayatımıza girecek, daha çok teknoloji daha çok mesafe daha çok kontrol hayatımıza girecek. Belki de sağlık çiplerinin ve kontrol bantlarının takılı olduğu günler bizler bekliyor. Önemli olan değişime ayak uydurabilmek yenilenmek ve krizlerdeki fırsatları görebilmek. Bu doğanın, milyonlarca yıllık evrimsel sürecin kuralıdır. Felaketler salgınlar krizler ilk kez olmuyor daimada olacaktır. O halde yenilenerek gelişerek değişime ayak uydurarak bu süreci başarıyla atlatabiliriz, atlatacağız da…