Gelecek Nesnelerin İnterneti ile mi şekillenecek?

Yayınlanma Tarihi :

IoT cihazlar konusunda yapılan öngörülere baktığımızda, cihaz sayısının 2025 yılına kadar bugüne kıyasla yaklaşık 3 kat artması ve rakamsal olarak 75 milyar cihaza ulaşılması öngörülüyor. Kullanım alanları sağlıktan otomotive, eğlenceden eğitime, güvenlikten tarıma, aklınıza gelebilecek her alanı kapsayan bu teknolojinin yaygınlaşması, beraberinde pek çok yeni gelişmeyi de getiriyor. IoT cihazların temek taşı sensör teknolojinde güneş ışığından faydalanma da bunlardan biri.

Uzun süreli izlemede sorun çıkartabilecek, sensörlerin kullanımı sırasında sık sık değiştirilmesi gereken piller yerine güneş ışığından faydalanmak için çalışmalar yapılıyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) araştırmacıları geçen ay yayınladıkları bir makalede, değiştirilmeden yıllarca veri aktarabilecek fotovoltaik enerjili sensörler tasarladıklarını duyurdu. Bunu yapmak için, daha ucuz olan radyo frekanslı tanımlama (RFID- Radio Frequency Identification) etiketlerinde enerji toplayıcı olarak düşük maliyet ve üretim kolaylıkları ile bilinen ince film perovskit hücreler kullandıklarını açıkladılar. Bu hücreler sadece güneş ışığı değil aynı zamanda daha az aydınlık iç ortamlarda da çalışabiliyor. Böylelikle sensörler, güneş ışığı ya da floresandan yayılan ışıkla enerji sağlanabilecek.

Öte yandan bu sensörlerden alınan verilerin çok fazla olması, veriyi anlamlandırmada sorun yaşanabileceğini gösteriyor. Bu nedenle uzmanlar yapay zekâ (AI) kullanımına yoğunlaşıyor. Özellikle, takip edilen sistemlerde parça değişme zamanı, olası hasar öngörüleri gibi tahmin edilmesi gereken konuların ayrıntılı analizi için AI kullanımı son derece mantıklı görünüyor. IoT ve Al birlikteliği ile değişen bir dünyada, veriye dayalı, doğru kararlar alınması mümkün olabilir. Kullanımı arttıkça düşen sensör maliyetleri giderek bu sistemlerin yaygınlaşmasına da yol açıyor. Bu ilerlemeler esnasında verinin analizi ve korunması da giderek önem kazanıyor.

Çin çip alanında ABD’ye yetişmeye çalışıyor

ABD ile Çin arasında süre gelen teknoloji rekabeti bildiğiniz gibi çip alanına da sıçradı. Çin, özellikle kendisine uygulanan yaptırımların ardından çip teknolojisinde bağımsız olabilmek adına hızla yatırımlar yapıyor. Çin’de bu alanda yatırım yapan bazı şirketler oyun, sağlık, şehir haritası için biyometrik tanıma, artırılmış ve sanal gerçeklik gibi uygulamalarda kullanılabilecek sensör çiplerinin ve düşük güçlü AI çiplerinin geliştirilmesine odaklanıyor.

Yakın zaman önce Çin yeni bir uygulamayla daha gündeme oturdu. Guangzhou kentinde halka açık tuvaletlerdeki, tuvalet kâğıtlarının çalınmasını önlemek için kurulan yüz tanıma sistemi, Çin medyasında da yer buldu. Tuvalete giren bireyin yüzünü tanıttığı sitem, karşılığında 90 cm. tuvalet kâğıdı veriyor. Ayrıca tuvaletlerde oluşabilecek kuyrukları engellemek için içeride 15 dakikadan fazla kalındığında yetkililere otomatik olarak uyarı gidiyor. Bu yöntem çok fazla kâğıt havlu ve tuvalet kâğıdı harcanan oteller vb. için de oldukça elverişli olabilir. Kâğıt sarfiyatını azaltmak bütçenizi ne kadar korur, bunun hesabı da size kalmış. Ancak neticede bu ve benzeri daha fazla uygulama göreceğimiz de bir gerçek.

Gelecekte kentlerdeki nüfusun kırsala göre çok fazla artacağı ön görüldüğünden, akıllı şehirleri kurarken IoT teknolojisinden yararlanılması ve bunun için mümkün olduğunca az enerji kaynağı kullanması önemli. Bazı uzmanlar IoT’un akılcı ve kontrollü tüketim sağlayabileceği, bu sebeple de hava kirliliği, su kıtlığı, iklim değişikliği gibi konularda faydalı olabileceğini dile getiriyorlar. Hızla artan insan nüfusu için önlem alınmadığına göre insanoğlu kaynaklarını akılcı kullanamazsa sorunlar kaçınılmaz olabilir. IoT’un buna çözüm getirip getiremeyeceğini net olarak görebilmemiz içinse daha fazla araştırmaya ihtiyaç var gibi görünüyor.

Serap TORUN

Basın No:
Warning: Illegal string offset 'basin_ilanno' in /home/vizyonga/public_html/wp-content/themes/theHaberV8/thewp/single_resmiilanlar.php on line 54